Kefernahum Filmi Üzerine Hukuki Değerlendirme
Kefernahum filmini duymuşsunuzdur. Lübnan yapımı olan film 2018 yılında vizyona girmiş ve Yabancı Dilde En İyi Film dalında Oscar adayı olmuştur. Oldukça çarpıcı bir hayat hikayesini anlatan Kefernahum, kelime olarak ‘kaos’ manasına gelmekte olup vizyona girdiği dönemde izleyicide derin izler bırakmıştır. Film, Lübnan’da bin bir zorluk içinde yaşam mücadelesi veren çok çocuklu bir ailenin 12 yaşındaki Zain isimli çocuğuna odaklanmaktadır. Aynı zamanda film küçük yaşta evlenme, mülteci, yoksulluk gibi birçok toplumsal sorunu da ele almaktadır.
Kendisinin ve kardeşlerinin yalnızca bir yük olarak görülmesinden bıkan Zain, en sonunda anne babasına dava açmaya karar verir! Davanın temelini, anne babanın dünyada birçok acı çekeceklerini bilmelerine rağmen ve çocuğun rızası alınmadan dünyaya getirmesi oluşturmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda da Hindistan’da yaşayan Raphael Samuel isimli şahıs, anne babasına karşı kendisini neden dünyaya getirdiklerine ilişkin dava açmaya hazırlandığını söylemiştir. Fakat bu konuya ilişkin anne babaya karşı dava açılması mümkün müdür?
Zor şartlar altında yetişen ve suça sürüklenen çocuklar konusu, özellikle son dönemdeki mülteci sorunlarıyla daha çok gündeme gelir olmuş ve çocuklar daha fazla korumaya muhtaç hale gelmişlerdir. Filmimizin ana karakteri Zain de mülteci olarak yaşadığı ülkesinde evsiz kalmış ve hayatın en dip noktasını 12 yaşında görmüştür. Dünya üzerinde birçok çocuk şiddet, istismar ve kötü muameleye maruz kalmaktadır. Tüm bu gelişmeler üzerine çocuklara daha iyi şartlar sunulması için ulusal ve uluslararası birçok düzenleme yapılmıştır. Bunların başında BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme gelmektedir. Sözleşme uyarınca her Devlet çocuğun temel yaşam hakkına sahip olduğunu kabul edip çocuğun hayatta kalması, gelişmesi, şiddete, istismara ve kötü muameleye maruz kalmaması için her türlü çabayı gösterecektir.
Sözleşmenin 18 vd. maddelerinde ise anne babanın çocuklara karşı sorumlulukları ile ilgili düzenlemelere yer verilmiştir. Bu maddeler uyarınca çocuğun yetiştirilmesi ve geliştirilmesi öncelikle anne babaya düşmekte olup bu kişiler çocuğun üstün yararına göre hareket etmeleri gerekmektedir. Devletlerin de bu amaca yönelik her türlü yardımı yapacağı belirtilmiştir.
Ülkemizde çocukların korunması için Çocukların Korunması Kanunu ve Sosyal Hizmetler Kanunu bulunmaktadır. Çocukların Korunması Kanunu, koruma ihtiyacı olan ve suça sürüklenen çocukların korunmasına ilişkin hükümler içermektedir. Sosyal Hizmetler Kanunu ise çocukların korunması için kurulan teşkilatın esas ve usulleri belirtilmiştir.
Peki çocuk, anne babasına karşı kendisini neden dünyaya getirdiklerine ilişkin dava açabilir mi? Bu konuya ilişkin yasal düzenleme var mı? Çocuğun kendisini dünyaya getirmeleri dolayısıyla dava açılması bakımından herhangi bir yasal düzenleme yoktur. Bunun yasal bir temeli de bulunmamaktadır. Her bir birey bakımından yaşam hakkı en öncelikli haktır. Bu hak olmadan diğer hakların varlığı söz konusu olamaz. Fakat yukarıda belirttiğimiz ulusal ve uluslararası düzenlemelere göre anne babanın birtakım yükümlülükleri vardır. Çocuklar için güzel bir eğitim, iyi bir bakım ve kötü muamelelerden korunma en doğal haktır. Anne babanın bu imkanları sunmaması bakımından bir yaptırım öngörülmüş olmasa da bu imkanların çocuğa sağlanması Devletin güvencesi altındadır. Korunmaya muhtaç çocuklar için Devletler tarafından gerekli yardımın yapılacağı ulusal ve uluslararası birçok düzenlemeyle hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla çocuğun anne babasına karşı kendisini neden dünyaya getirdiklerine ilişkin dava açmasından ziyade anne babanın kendisine karşı sorumluluklarını neden yerine getirmediğini konu alan dava açması daha akla yatkın olacaktır.
Çocuk anne babasına karşı kendisine iyi imkanlar sağlanmadığına ilişkin davayı Aile Mahkemelerinde açacaktır. Dava sonucunda hâkim ne tür bir karar verebilir? İhtimalli olarak değerlendirelim. Anne babanın çocuklarına iyi bir eğitim verme imkanı olmasına rağmen bu imkanı sağlamamaları durumunda hakim çocuğun velayetini anne babadan alıp vasi atayarak çocuğun iyi bir eğitim almasını güvence altına alabilir. Aynı zamanda bu eğitim masraflarının anne babadan tazmin edilmesine karar verebilir.
Anne baba, çocuklarına yeterli bakım ve eğitim imkanını sağlayamayacak maddi durumdaysa çocuğun anne babadan alınıp Devlet kontrolünde eğitim verilmesine ve korumasının sağlanmasına karar verilebilir. Böylece uluslararası sözleşmeler ve mevzuat uyarınca çocuğun bakım ve korunmasını Devlet sağlar. Peki çocuğa Devlet gözetimi altında bu bakım, eğitim ve korumanın sağlanamaması halinde çocuğun Devlete karşı bir dava açması mümkün müdür? Bu gayet tabii mümkündür. Yukarıda belirttiğimiz düzenlemeler uyarınca halihazırda bu imkanların çocuğa sağlanması için bir bakıma garantör olan Devlet, bu imkanların sağlanmaması dolayısıyla dava edilebilir. Çocuğun ulusal yargı mercilerinde sonuç alamaması durumunda ise BM sözleşmesinde ve diğer uluslararası sözleşmelerde hüküm altına alınan düzenlemeler uyarınca uluslararası yargı mekanizmalarından AİHM’ye başvurabilir. Böylece AİHM tarafından Devletin tazminat ödemesine karar verilir. Dolayısıyla çocuk, kendi geleceğini garanti altına almak için bu yollara başvurarak kendisine gerekli imkanların sağlanmasını talep edebilecektir.