Yapay Zeka Eser Sahibi Olabilir mi?
- Giriş
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, yapay zekâ; hayatımızda her alanında kendine hızla yer edinmekte ve her geçen gün adını daha fazla duymaya başladığımız bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yapay zekâ teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla birlikte, yapay zekâ bir kısmının farkında bile olmadığımız özellikle iletişim, bankacılık, güvenlik, ulaşım ve sağlık gibi pek çok faaliyet alanında kendini göstermeye başlamıştır.
Böylece, insansız hava araçları, yapay zekâ sistemli teşhis yöntemleri, otonom araçlar, yapay zekâ yoluyla sanat eserleri üretimi, dolandırıcılık tespit sistemleri gibi birçok yapay zekâ sistemi hayatımıza girmiştir. Örneğin, günlük hayatımızda çok önemli bir yere sahip yediden yetmişe hepimizin sahip olduğu akıllı telefonlarda da belli oranlarda da olsa, yapay zekâ ürünleri ve uygulamaları kullanılmakta ve yapay zekâ ile çalışan bu teknolojiler hayatımızı giderek artan bir şekilde kolaylaştırmaktadır. Yaşamımızda her geçen gün biraz daha fazla yer edinen ve önemi yadsınamayacak hale gelen bu teknoloji hukuki yönden de pek çok tartışmaya neden olmaktadır.
Örneğin, yukarıda sıraladığımız yapay zekâ teknolojilerinin faaliyet gösterdiği alanlardan biri olan “yapay zekâ yoluyla sanat çalışmaları üretimi” hususu, son günlerde yapay zekalarla ilgili hukuki yönden oldukça tartışılan konularındandır. Görsel basında sıklıkla karşılaştığımız yapay zekâların şiir, resim, müzik ve kitap gibi ürünler ortaya koyabilmesi ile ortaya çıkan çalışmaların eser olarak değerlendirilip değerlendirilebilecekse bu teknolojilerin “eser sahibi olup olmadıklarına” konusu hakkındaki tartışmalar her geçen gün artarak devam etmektedir.
Bu doğrultuda; yapay zekâ kavramı, eser kavramı ve uygulamadan örnekler çerçevesinde yapay zekâ teknolojilerinin eser sahibi olup olamayacaklarına ilişkin değerlendirmelerimizi içeren işbu yazımızı dikkatinize sunarız.
- Yapay Zekâ Kavramı
En basit ifadeyle yapay zekâ, görevleri yerine getirmek için insan zekasını taklit eden ve topladıkları bilgilere göre yinelemeli olarak kendilerini iyileştirebilen sistemler veya makineler anlamına gelmektedir. [[1]]
Yapay zekâ kavramını kelime olarak incelediğimizde; insan tarafından üretilen “Yapay Zeka”nın karşılaştığı durumlarda, insan gibi fikir yürütme, iletişim kurma, sorun çözme ve çıkarımda bulunma ve karar vermesi gibi bilişsel davranışları yerine getirmesi olarak değerlendirebilmesi mümkündür.
Her ne kadar bu kategorileşme üzerinde mutabık kalınamamış olunsa da yapay zekâ dar, genel ve süper yapay zekâ olmak üzere üç kategoriye ayrılmaktadır. Dar yapay zekâ, tek bir konu üzerine uzmanlaşabilen yapay zekâ türüdür. Satranç veya go oyununu oynamak için üretilen yapay zekâlar, Tesla’nın otonom araçları, Google Assistant ve Apple Siri dar yapay zeka türüne örnek verilebilir. Genel yapay zekâ ise akıl yürütebilen, problem çözen, planlama yapabilen kısacası insan gibi kompleks düşünebilen yapay zekâlardır. Süper yapay zekâ ise Hollywood filmlerinde görmeye aşina olduğumuz insan zekâsının üstünde zekâya sahip olan yapay zekâ türüdür.
Yapay zekâ terimi ilk olarak 1956’da ortaya çıkmış olup, bu alanda artan ilgi, teknolojinin gelişmesi ve teknolojik imkân ve araştırmaların artış göstermesine bağlı olarak yapay zekâ, hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Bu gelişim ve etkileşimle birlikte yepyeni birçok hukuki sorun ortaya çıkmış ve düzenlenmemiş hukuki bir alan ile karşılaşılmıştır.
Aslında yapay zekanın eser sahibi olup olmayacağı tartışmasında da yapay zekâ terimini tercih ederken genel yapay zekâ ve süper yapay zekayı kastediyor olacağız. Günümüzde dara yapay zekâ çoktan hayatımızın bir parçası olmakla birlikte henüz daha insan gibi düşünebilen yani genel yapay zekâ alanında dahi gelişmiş bir durumda değiliz. Buna karşın, bu teknolojik devrimin eşiğindeyiz ve daha şimdiden yapay zekalar tarafından oluşturulan sanat çalışmalarını görmeye başladık bile.
- Dünya’da Yapay Zekâ Teknolojisiyle Üretilen Sanat Çalışmaları
Son dönemde yapay zekâ tarafından, edebî ve sanatsal alanında; şiir, resim, müzik, beste ve kitap gibi sanatsal çalışmalar üretilmektedir.
Ekim 2018’de yapay zekâ tarafından yaratılan ilk sanat eseri olan Edmond de Belamy, Christie’s Müzayede Evi’nde sergilenmiş ve 432.500,00 USD’ye satılmıştır. Eser, 14. yüzyıl 20. yüzyıl tarih aralığından 15.000 portrenin tanımlı olduğu bir veri tabanını kullanan bir yapay zekâ tarafından üretilmiştir.
Yapay Zekâ İlk Sanat Eseri, “Edmond Belamy’nin Portresi [[2]]
Bunun dışında yapay zekâ tarafından oluşturulan besteler, şiir kitapları vb. birçok sanatsal çalışma da mevcuttur. Yapay zekâ tarafından meydana getirilen bu eserlerle beraber, ilgili çalışmaların sahibinin kim olduğu konusunda hukuki tartışma başlanmış ve işbu husus davalara konu olmaya başlamıştır.
- Türk Hukuku’nda Eser Tanımı
Yapay zekâ alanında yaşanan gelişmeler ve yapay zekânın sanatsal çalışmalar üretmesi neticesinde düzenlenmemiş hukuki bir alan ile karşılaşılmıştır. Örneğin, akıllara ilk olarak yapay zekânın ürettiği çalışmaların eser niteliği, eser olarak kabul edilmesi halinde eserlerin sahipliğinin ve telif haklarının kime ait olacağı sorusu gelmiş ve bu sorunun yanıtı hukukçular arasında tartışmalara yol açmıştır. Bizce, işbu sorunun yanıtı için öncelikle 5 Aralık 1951 tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (“FSEK” veya “Kanun” olarak anılacaktır.) kapsamında değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Türk Hukuku bakımından bir eserin varlığından bahsedebilmek için; ürünün Kanun’da aranan şartları taşıması gerekmektedir. Kanun’a göre eser; “Sahibinin hususiyetini taşıyan, ilim-edebiyat, musiki, güzel sanat ve sinema eserleri türlerinden biri içine giren her nevi fikir ve sanat (ürünü)” nü ifade etmektedir.
Bu kapsamda öncelikle, ürünün yukarıda anılan eser türlerinden biri olması gerekmekte olup; yapay zekâ tarafından üretilen eserler Kanun’da bilgisayar programlarını da kapsayan ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserler, güzel sanat eserleri ve sinema eserleri olmak üzere sayılan eser gruplarından birine dahil olduğundan dolayı bu koşulu sağlamış olacaktır.
İkinci olarak, bir ürününün Kanun kapsamında eser olarak kabul edilmesi için sahibinin hususiyetini taşıması gerekmektedir. Bu unsur ile, eser sahibinin eserin meydana getirilmesinde fikri bir katkı yapması ve kişinin emeği sonucu ortaya çıkması kastedilmektedir. Böylece bu koşul, bizi Kanun’da yer alan “eser sahibi” kavramına götürmektedir.
Hukukumuzda eser sahibi kavramanın tanımı yine FSEK’te düzenlenmiş olup, buna göre eser sahibi, “eseri meydana getiren kişi” olarak tanımlanmıştır. Eser sahipliği, kanundan kaynaklanan mali ve manevi hakların öznesi olmayı; yani mali ve manevi haklar üzerinde tasarrufta bulunma yetkisine sahip olmayı ifade etmektedir. [[3]]
Türk hukukunda, Yargıtay içtihatları uyarınca gerçek kişiler dışındaki varlıkların FSEK anlamında eser ortaya koymasının mümkün olmadığı kabul edilmiştir. Bu kapsamda, yapay zekalar tarafından üretilen ürünlerin de eser olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.
Ek olarak, eser sahibinin mali ve manevi hakların öznesi olduğu ve bu haklar üzerinde tasarrufta bulunma yetkisine sahip olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, yapay zekanın işbu hakların öznesi olabilmesi ve bu haklar üzerinde tasarrufta bulunabilmesinin mümkün olup olmayacağının da irdelenmesi gerekmekte, bir başka ifadeyle, yapay zekanın 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu uyarınca hak ve fiil ehliyetine sahip olmasının mümkün olup olamayacağı incelenmelidir. Fiil ehliyeti; bir kişinin kendi fiiliyle haklar kazanabilme ve borç altına girebilme yeteneğidir. İşbu yetenek üç temel unsurdan oluşmakta olup, bunlar; hukuki işlem yapma-sözleşme yapma ehliyeti, haksız fiillerden sorumlu olma ehliyeti ve dava ehliyetidir. Oysaki; günümüzde yapay zekanın eser sahipliğinden doğan bir sözleşme akdedebilmesi, telif hakkından ya da haksız fiilden sorumlu olabilmesi ya da işbu sorumluluklarından doğan bir davaya taraf olabilmesi mümkün değildir. Böylece, yapay zekâ tarafından üretilen ürünler, sahibinin hususiyetini taşıma şartını sağlayamayacak ve yapay zekâ “eser sahibi” olarak kabul edilemeyecektir.
- Yapay Zekâ’nın Eser Sahipliği Konusunda Dünya’daki Uygulamalar ve Tartışmalar
Ülkemizin aksine dünyada bu konuda farklı yaklaşım ve uygulamalar ile karşılaşılmaktadır.
- İngiliz Hukuku
İngiltere’de kabul edilen 1988 tarihli Telif Hakkı, Tasarımlar ve Patentler Kanunu (CDPA) uyarınca, yapay zekâ tarafından üretilen bir ürün söz konusu olduğunda eser sahibinin, eserin yaratılması için gerekli ayarlamaları gerçekleştiren kişi olarak anılacağı düzenlenmiştir. [[4]]
- ABD Hukuku
ABD mevzuatına baktığımızda, telif haklarını düzenleyen 1976 tarihli Telif Hakları Kanunu’nda eser sahibinin gerçek kişi olması gerektiğinin açıkça düzenlenmemekle birlikte ABD Telif Hakları Ofisinin uygulaması ile sadece insan tarafından yaratılabileceği belirtilmiştir. Bu uygulama ile ABD’de yapay zekâ tarafından üretilmiş ürünler telif hakkı korumasından yararlanamayacak ve kamuya ait olacaktır. [[5]]
- Mahkeme Kararları
- Amerika Birleşik Devletleri ve Avustralya yargı kararlarında sadece insanların telif hakkına konu olabilecek eserleri üretebileceği ve yapay zekanın eserin üreticisi olarak kabul edilmeyeceği belirtilmiştir.
- 25 Nisan 2019’da Beijing İnternet Mahkemesi yapay zekâ tarafından üretilen bir ürünün fikri haklarının kime ait olacağı konusunda karar vermiştir. Bu karar yapay zekâ tarafından üretilen bir ürünün telif haklarına ilişkin olarak Çin mahkemeleri tarafından verilen ilk mahkeme karardır. Bu kararda mahkeme, Çin mevzuatında sadece gerçek kişilerin eser müellifi olabileceğini belirterek yapay zekâ tarafından üretilen ürünün hukuken “eser” sayılmayacağı ve telif korumasından yararlanamayacağına hükmetmiştir.
- Sonuç ve Değerlendirmeler
İnsan hayatının bir parçası haline gelen ve insan hayatıyla bu denli bütünleşen yapay zekâ, 21.yüzyıl itibariyle çok daha ileri bir seviyeye taşıyarak faaliyet çemberini de oldukça genişletmiştir. Zira günümüzde yapay zekâ sağlık, eğitim, güvenlik, ulaşım sektörü gibi birçok alanda önemini hissettirmektedir. Ayrıca bir sanatçı gibi çeşitli sanat alanlarında birbirinden farklı ürünler meydana getirmektedir.
Yapay zekanın bu ürünleri meydana getirmesinin bir sonucu olarak, ilgili ürünlerin eser olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği, nitelendirilebilecekse eser sahibinin kim olacağı, hakkın nasıl kullanılacağı ve sorumluluğun nasıl düzenleneceği de çokça tartışılmaya başlanmıştır.
Hâlihazırda, Türk Hukuku, diğer ülke hukuki düzenlemelerinde ve uluslararası mevzuatta yapay zekâ tarafından yaratılan ürünlerin sahibinin kim olacağı ve yapay zekanın hak ve fiil ehliyetine sahip olabilmesine dair spesifik bir düzenleme yer almamaktadır. Ancak, yapay zekanın şu anki durumunu düşündüğümüzde böyle bir çalışma için erken olduğu aşikardır. Zira, henüz genel yapay zekadan bahsetmemiz mümkün olmadığından yapay zekalara da insanlar gibi hukuki anlamda bir kişilik statüsü tanınması için oldukça erkendir. Bu tartışmanın oldukça derin bir felsefik tartışma olduğundan ve hümanizmi nasıl tehdit ettiğini de ifade etmek gerekir.
Bununla birlikte farklı ülkelerde bu konuda yürütülen yargılama faaliyetleri neticesinde verilen hükümler dikkate alındığında yapay zekanın ürettiği sanat ürünlerinin hukuki anlamda eser olarak nitelendirilemeyeceği ve dolayısıyla da eser sahibi olamayacağı kanısı hakimdir.
Ancak 21.yüzyıl itibariyle yapay zekâ teknolojilerindeki bu hızlı değişim ve gelişim düşünüldüğünde bu konuda bizi yakın gelecekte tam olarak neyin beklediğini tahmin etmek çok mümkün gözükmemekle birlikte yapay zekâ alanındaki gelişmeler bizi dijital eser sahipliği ya da dijital buluşçu çağına doğru taşıdığı aşikardır.
Dolayısıyla yakın zamanda bu yönde hukuki tartışmalarının katlanarak artacağından Türk Hukuku’nda da bu konuda yeni bir düzenleme yapılması; eser sahipliği tanımının genişletilmesi, yapay zekâ kavramına yer verilmesi ve yapay zekâ tarafından üretilen ürünlerin eser olarak nitelendirilip nitelendirilmeyeceği, eğer eser olarak değerlendirilirse eser sahibinin yapay zeka mı, yapay zekâ üreticisi mi yahut kullanıcısı mı, yoksa toplum mu olacağı, yine aynı doğrultuda hak ve sorumluluk sahibinin de kim olacağı hususlarına açıklık getirilmesi gerekmektedir.
Saygılarımızla,
Av. Tolga Poyraz & Stj. Av. Burak Kocaer
Kurt&Partners
[[1]] https://www.oracle.com/tr/artificial-intelligence/what-is-ai/
[[2]] https://pharmaino.com/sanatta-yapay-zeka/
[[3]] Yargıtay 11. HD. 25.02.2008 tarihli ve 2007/227E.- 2008/2175K. sayılı kararı
[[4]] CDPA m. 9/ (3) ve m. 178
[[5]] Copyright Act (17 U.S. Code) (1976)