Anayasa Mahkemesi, Kişisel Verilerin Hukuka Aykırı Olarak Ele geçirilmesi Hakkındaki Şikayetlerde Etkin Ceza Soruşturması Yürütülmesi Gerekliliğini Karar Bağladı
22 Mart 2024 tarihli 32497 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 13/2/2024 tarihli ve 2020/36976 başvuru numaralı Anayasa Mahkemesi (“AYM”) Kararı, kişisel verilerin hukuka aykırı şekilde ele geçirildiğine yönelik şikayet hakkında etkili bir ceza soruşturması yapılması bakımından öne sürülebilecek hak ihlallerine ilişkin önemli bir karardır.
Karar kapsamında Başvurucu tarafından öne sürülen, kişisel verilerin hukuka aykırı şekilde ele geçirildiğine yönelik şikayet hakkında etkin bir ceza soruşturması yapılmaması nedeniyle kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiği iddiasıdır. Karara konu suçu oluşturduğu iddia edilen fiil, Başvurucu’nun banka hesaplarının bilgisi ve rızası dışında, işvereni tarafından incelenmesidir.
Başvurucu, işveren tarafından banka hesap hareketlerinin kendisinin bilgisi ve rızası dışında incelendiğine dayanak işverenin, Başvurucu’nun para alışverişinde bulunduğu kişileri hesap hareketlerinden tespit edip aradığı ve ne amaçla para transferi yaptıklarını bu kişilere sorduğunu beyan etmiş ve bu hareketin gerçekleştiğine delil olarak da dinlenmesini istediği bir tanığı göstermiştir. Bu iddiaya karşılık Başsavcılık, 14/10/2020 tarihinde, kişisel verilerin salt duyu organları vasıtasıyla öğrenilip başkalarına açıklanmasının kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi suçunu oluşturmayacağı gerekçesiyle işveren hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Başvurucu ise soruşturmanın ilerleyebilmesi için somut deliller ortaya koyduğunu, buna rağmen deliller toplanmadan işveren hakkında takipsizlik kararı verildiğini ileri sürerek ilgili Sulh Ceza Hakimliği’ne itiraz etmiştir. Sulh ceza hakimliği ise anılan Başsavcılık kararında isabetsizlik olmadığı gerekçesiyle yapılan itirazın reddine karar vermiştir. Karara konu bireysel başvuru 24/11/2020 tarihinde gerçekleştirilmiş olup AYM; şikayet, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi hakkında etkin bir ceza soruşturması yürütülmemesine ilişkin olduğundan söz konusu başvurunun kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı kapsamında incelenmesi gerektiğine karar vermiştir.
AYM tarafından yapılan incelemede;
- Kişisel verinin belirli veya belirlenebilir olmak şartıyla bir kişiye ilişkin bütün bilgileri ifade ettiğini ve bireyin adı, soyadı, doğum tarihi ve doğum yeri gibi sadece kimliğini ortaya koyan bilgileri değil telefon numarası, motorlu taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, alışveriş alışkanlıkları ve hobileri gibi kişiyi doğrudan veya dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm verileri içerdiği,
- Kişisel verilerin korunması hakkının, insan onurunun korunmasının ve kişiliğini serbestçe geliştirebilmesi hakkının özel bir biçimi olarak bireyin hak ve özgürlüklerini kişisel verilerin işlenmesi sırasında korumayı amaçladığını,
- Devletin bireyin kişisel verilerinin korunması hakkına keyfi olarak müdahale etmemenin yanında üçüncü kişilerin saldırını önlemekle yükümlü kıldığını, bu bağlamda pozitif yükümlülüklerinin de bulunduğunu,
- Somut olayda suçun şekli unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, karar içeriğinde Başvurucu’nun ileti sürdüğü delillerin tartışmalı olduğunun görüldüğü,
- Ceza yargılaması makamlarınca Başvurucu’ya iddia ve delillerini ileri sürebileceği etkili bir hukuksal mekanizma sağlanmadığından usule ilişkin pozitif yükümlülüğün yerine getirilmediği,
belirtilmiştir. Tüm bu sebeplerle AYM, Başvurucu’nun iddialarının kabul edilebilir olduğuna, Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiğine ve yeniden soruşturma yapılmak üzere Samsun Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar vermiştir.