Sosyal Medyadan Gelen Talepler Yargılama Süreçlerine Müdahale Midir?
Sosyal medyanın gücü artık tartışmasız ve her türlü platformda etkisini, kişi ve kurumların kararlarına yön verdiğini görüyoruz. Özellikle son zamanlarda gündem olan, hattı yargının değerlendirme ve kararına tabi olan konular ile ilgili farkındalık yaratmanın ötesinde adaletin tecellisi için de etkin rol oynar hale gelmiştir.
#DuyguİçinAdalet, #PınarGültekinİçinAdalet, #ŞuleÇetİçinAdalet, #ÖzgecanAslanİçinAdalet, #MusaOrhanTutuklansın, #EnesAydınTutuklansın, #VolkanUzunTutuklansın, #KazdağlarıHepimizin, #YaylamaDokunma gibi konu etiketleri son zamanlarda sıkça ve hemen her sosyal medya platformlarında karşılaştığımız ve bahsi geçen şekilde dikkat çeken ve yargılama süreçlerini tetikleyen etiketler oldu. Özellikle toplumu yaygın olarak ilgilendiren kadına yönelik şiddet ve cinayetler, doğa ve tarihi yapıların tahribatı, trafikte yaşanan şiddet ve taciz, tecavüz, hayvanlara yapılan işkence ve kötü muamele gibi konulara karşı insanlar seslerini duyurabilmek için sosyal medyada adalet arayışına çağrı yapar oldular. Nitekim son zamanlarda sosyal medyada oluşan bu tepkiler üzerine konuyla ilgili adli merciler tarafından; soruşturma, gözaltı, serbest bırakılmış ise yeniden gözaltı veyahut serbest bırakma gibi kararların verildiği görülmeye başlandı.
Elde edilen bu sonuçlar, sosyal medyanın pozitif etkisi olarak görülürken, diğer yandan sorgulamamız gereken konu; insanların adaletin tecellisi için adli mercilerde haklarını aramak yerine neden sosyal medya üzerinden bu yolu tercih ettikleridir. Elbette ki sosyal medya üzerinde oluşan her talep, yukarıda örnek verdiğimiz konu etiketleri ve farklı yargı alanlarının konusu olabilirse de burada sosyal medyanın tetiklediği alan geciken veya normal şartlarda sessiz kalması muhtemel mercilerin toplumsal baskı ile hareket etmek zorunda hissediyor olmasıdır.
Örneğin çevre ve tarihi yapılara yönelik yapılan tahribatın önlenmesi için adli ve idari mercilere başvurup yetkililerin gerekli adımları atmaması veya bu süreçlerin normal prosedür içinde çok uzun sürmesi söz konusu iken, saniyeler içerisinde milyonlara ulaşabilen sosyal medya paylaşımları bu süreçleri birden hızlandırabilmektedir. Kadın cinayetlerinin önlenmesi, serbest bırakılan katillerin tekrar yakalanması, cinsel istismarda bulunan ve serbest bırakılan kişilerin ifşası üzerine tutuklanması vb. birçok konuda adalet terazisini dengeleyici güç olarak sosyal medya paylaşımları etkin olarak kullanılıyor.
Peki sosyal medya adalet talep edilen olayların paylaşıldığı bir adres haline nasıl geldi? Ülkemizde nüfusun yaklaşık %70’i sosyal medya kullanmaktadır. Sosyal medya kullanıcı sayısına bağlı olarak insanlar; fikirlerini, düşüncelerini, toplumsal olayları ve tepkilerini sosyal medya üzerinden geniş bir kitleye ulaştırabilme imkanına sahip olmaktadır. Bu nedenle insanlar, şikâyetlerinin veya ihbarlarının adli merciler tarafından göz ardı edilmesi, soruşturmanın gereği gibi yapılmaması ve ceza hukuku mekanizması süreçlerinin (soruşturma, inceleme, tanık, delil vs.) çok ağır işlemesi dolayısıyla sosyal medyanın gücüne başvurmaktadır. Ülkemizde en çok yapılan paylaşımlar maalesef faili, adaletsizliği ve çevresel tahribatı ifşa kapsamındadır. Bu aslında hukuk sistemin işleyişindeki aksaklığı ortaya koymaktadır. Diğer taraftan hukuk sistemimizin işleyişindeki bu aksaklık ve alınması gereken kararların sosyal medya baskısıyla alındığının görülmesi adalet sistemimizin algısını ve gücünü zedeler bir durum ortaya çıkarmaktadır.
Bu etkinin pozitif kadar negatif sonuçları olabileceği de göz ardı edilmemelidir. İnsanlar, konunun içeriğini bilmeden paylaşımlarıyla masum olan kişiler hakkında soruşturma açılmasına veyahut kişilerin gözaltına alınmasına, hatta lekelenmesine neden olabilmektedir. Ayrıca sosyal medyada oluşan taleplerde devam eden yargılama süreçlerine rağmen kişilerin tutuklanması ve suçluluğu ilan edilmektedir. Bu durum hem taraf olunan uluslararası sözleşmelere hem anayasaya hem de ceza yargılamasına aykırıdır. Çünkü suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz. Tüm bunlar hukukun vazgeçilmez normlarından olan hâkimin bağımsızlığı ve adil yargılanma ilkelerine zarar vermektedir.
Ceza hukukunda yaptırım seçenekleri ve bu yaptırımların şartları belli olduğu halde hukuk sisteminin doğru işlememesi ve işleyen sistemin de saniyelerle yarışıldığı çağın şartlarını sağlayamaması nedeniyle, insanların adli mercilere güveninin azalması ve hızlı adalet arayışı gayeleri sosyal medya üzerinden paylaşım yaparak adalet aramanın en büyük sebebidir. Yapılması gereken ise, sosyal hukuk sisteminin aksayan yerlerinin tekrar gözden geçirilmesi ve gerekli düzenlemelerin sağlanması ile mağduriyetlerin önüne geçilmesidir.
Sonuç olarak sosyal medyanın gücü günümüzde artık göz ardı edilemeyecek boyutlarda olup ağır işleyen adalet sistemini tetikleyen unsur olarak yarattığı fayda inkâr edilemezken, olması gereken zamanında ve adil yargılama yapılması ve bu şekilde etkilere gerek kalmamasıdır.